Çocuğun Değerlendirilmesi-Danışmanın Özellikleri

//Çocuğun Değerlendirilmesi-Danışmanın Özellikleri

Çocuğun Değerlendirilmesi-Danışmanın Özellikleri

Çocukla görüşme yetişkinle görüşmeden oldukça farklıdır. Yetişkinlerle karşılıklı oturulur, bir kısmı anlatmaya hazır olarak gelmiştir, bir kısmını da biz konuşmaya cesaretlendiririz. Aynı yöntem çocuklara uygulandığında, bu durum çocuğun kendisini anlatmamasına, sıkılmasına, hiç konuşmadan oturmasına, ayağa kalkıp başka şeylerle ilgilenmesine yol açabilir.

Çocukla çalışırken sözel danışmanlık becerilerinin yanında farklı yöntemlere de başvururuz. Oyuncaklar, oyun hamurları, oyun evi, farklı oyunlarla çocukla ilişki kurabiliriz.

Oyun çocuğun dili, oyuncaklar da sözcükleridir. Bu yüzden çocukların mesleği olan oyun bize onun dünyasına girme fırsatı verir.

Danışmanların amacı farklı teknik ve yöntemlerden faydalanarak çocukta terapötik bir değişim sağlayabilecek ortamı oluşturmaktır. Danışman her çocuğun yaşantısının biricik ve kendine özgü olduğunu görmeli ve amaçlarını bu doğrultuda belirlemelidir.

Danışmanın çocukla kuracağı ilişki önemlidir ve şu hususları içermelidir:

Çocuğun dünyası ve danışman arasında bağlantı olması (çocuğun dünyasına katılmak ve bu dünyayı anlamaya çalışmak; çocuğun gerçeklikle bağlantısının kopukluğu varsa bunu
fark edebilmek) Çocuk-danışman ilişkisi başkalarını dışarıda bırakmalıdır. Bu, çocuğun izni olmadan ilişkiye başkasının katılmaması demektir. Anne baba kendini devre dışı bırakılmış hissedebilir, bu durumda aileye açıklama yapılması gerekir.

Gizli olması
Zorlayıcı olmaması
Amaçlı olması
Çocuk-danışman ilişkisi güvenli olmalıdır. Çocuğun kendini güvende hissetmesi için yapılandırma gereklidir. Yapılandırma, davranışa sınır koyulması, her görüşmenin ne kadar süreceği hakkında bilgi verilmesidir.

Sınırlar çocuğu ve danışmanı olası zararlardan korur. Yapılan anlaşmayla çocuğun kendisine danışmana ve eşyalara zarar vermesine izin verilmez. Kurallara uymamanın sonucu çocuğa anlatılır. Bu durumda görüşme sona erdirilir ve başka bir güne randevu verilir.

Çocuk-danışman ilişkisi otantik (kendine özgü) olmalıdır. Çocuk ve danışman arasında gereksiz kaygı, sansür olmaması ve ilişkinin kendiliğinden, doğal halde yaşanması gerekir.

Çocuk-danışman ilişkisi gizli olmalıdır. Gizlilik, çocuğun kendini güvende hissetmesi için önemlidir. Çocuğa gizlilik konusunda güvence verirken, bazı önemli bilgilerin açıklanması gereken durumlar olduğu ve bunların onun bilgisi dahilinde, nasıl, ne zaman ve kimlerle paylaşılacağı da söylenmelidir.

Çocuk-danışman ilişkisi zorlayıcı olmamalıdır. Paylaşmaktan korktuğu bir konuda çok soru sormak, aileden alınan bilgileri çocuğa söylemek, çocuğun kendini zorlanmış ve denetimi kaybetmiş hissetmesine neden olabilir.

Çocuk-danışman ilişkisi amaç yönelimli olmalıdır.

Çocuklara danışmana neden getirildikleri anlatıldığında daha istekli ve güvenli olurlar.

Anne babanın çocuğu danışmana getirirken ona ne söylediklerini bilmek de çocuğun beklentisini görmek ve yanlışları doğrularla değiştirmek açısından önemlidir.

Bir çocuk danışmanı:

  • Tutarlı (ayakları yere basan, içten, dengeli)
  • Kendi içindeki çocukla ilişki halinde (çocuk dünyasına girebilmek için gereklidir. Kendi içimizdeki çocukla ve çocukluğumuzdan gelen meselelerle ilgili çözülmemiş kısımlar üzerinde çalışmamız önemlidir)
  • Kabul edici
    Onaylayan ya da onaylayıcı olmayan davranışlarda bulunmamak, kısacası yargılayıcı olmamaktır. Çocuk açısından kabul edici olarak görülmek biraz zaman alabilir. Çocuk sık sık duyduğu güvenin sınırlarını test edebilir, böyle durumlarda yargılamadan durabilmek kolay değildir. Kabul gören çocuk rahat hareket eder, duygu ve düşüncelerini kolay ifade eder.
  • Duygusal olarak ayrışmış olmalıdır. Çünkü duygusal açıdan ayrışamamış bir danışman çocuğa çok yakın, çok sıcak ve arkadaşça davranarak ya da onun acılarını aynı şekilde duyduğunu hissettirerek ve sözlü ya da sözsüz onu onaylayarak çocuğun kendisi gibi davranmasını engeller. Yapılması gereken en iyi şey, çocuğun yaşantılarını kabul etmek ve akla yatkın kararlarını onaylamaktır.
2017-07-29T14:05:57+03:00