Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Özellikleri

//Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Özellikleri

Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Özellikleri

 

Tüm memeliler arasında doğuşta en az gelişmiş olup, olgunlaşma için en uzun gelişim süresine ihtiyaç duyan canlı insandır. İnsan gelişimi hem kalıtım hem de çevreden etkilenmektedir. Yani doğuştan getirdiğimiz biyolojik özellikler, büyüme sırasında yaşanan deneyimlerle karşılıklı etkileşimde bulunarak bireysel gelişimi belirler.

Gelişim psikologlarının amacı yaşam süresince ortaya çıkan değişimleri tanımlamaktır. Örneğin bir çocuk   ne zaman konuşmaya başlar, konuşma yaş ilerledikçe değişir mi? Dil kazanımında öğrenmenin rolü nedir? Süreç hızlandırılabilir mi? Dil ve öğrenme zorluklarına neler sebep olabilir?

Gelişim süreci belli bir sırayı izler. Örneğin koşmayı öğrenmeden önce çocuk yürümeyi öğrenmek zorundadır. Tüm çocuklar bu evrelerden aynı sırada geçerler. Çocuklar doğumdan itibaren fiziksel, bilişsel ve sosyal olarak gelişmeye başlarlar.

Ancak genel olarak böyle bir sınıflama yapılmasına rağmen inceleme konusu “insan” olunca, sözü edilen gelişim periyotlarının -başlangıç ve bitiş anlamında- kesin olarak yaş sınırlamasını yapmak oldukça güçtür. Bu bağlamda gelişim dönemleriyle ilgili her bir dönemin kendi içinde aynı olmasa da birbirine yakın yaş sınırlamaları yapılmıştır.

0-3 yaş dönemi özellikleri

Uyuma, ağlama, beslenme ve tuvalet yeni doğan bebeğin başlıca davranışlarıdır. Günde 16 saat ( genelde 4 saatte bir uyanarak ) kadar uyurlar.

Yeni doğanın dili ağlamadır. Bu öğrenilmemiş, istenmeden olan ve büyük ihtimalle ebeveyninin bakım vermesini sağlayan ağlamadır. Farklı ritmler süreler bakım verenlere farklı mesaj verir.

Dil gelişiminin temelleri de bu dönemde atılır. Aslında ağlama ya da çıkardığı tüm sesler hem konuşmanın öncülleri hem de iletişim kurma çabalarıdır. Dil öncesi gelişim 3 evre içerir: Ağlama-agulama-cıvıldama. Psikolinguistikçiler bebeklerin konuşma dilini doğuştan bir çözümleme, yapısını keşfetme ve daha sonra bu yapıyı konuşmada kullanma yeteneğine sahip olduklarını söyler.

Çocuk gelişimi açısında 0-2 yaş arası çok önemlidir. Çünkü gelişimin tüm temelleri bu dönemde atılır. Oturma, nesnelere ulaşma, emekleme ve yürüme gibi fiziksel becerilerin edinilmesi kasların, sinir sisteminin ve diğer vücut kısımlarının olgunlaşmasına bağlıdır. Tüm bebekler bu becerileri özel bir eğitim almaksızın edinirler. Fakat çevresel uyaranların ve ilginin yeterli olmadığı durumlarda bu becerilerde gecikme olabilir

Ayrıca  çocuğun bu dönemde anneyle ya da ona bakan kişiyle sağlıklı bir bağlanma gerçekleştirmesi güven duygusunun temelini oluşturacaktır. Çocuk ona bakan kişinin olumlu tutumunu o kişinin gülümsemesinden, ses tonundan, dokunmasından ve bakışından hisseder.

Erikson’a göre sosyal etkileşim boyutu bir uçta güven bir uçta güvensizliktir. Temel güven duygusu, yaşamın ilk yıllarındaki deneyimlerden çıkarılan, dünya ve diğer insanlara yönelik tutumlardır. Çevresel uyaranlar, gelişim sürecini hızlandırabilir veya yavaşlatabilir.

Çevresindeki nesnelere karşı duyduğu ilgi ve etrafındaki tüm objeleri deneylerle keşfetmeye çalışması onun öğrenmesi ve öğrenmeye olan ilgisi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu etki göz önüne alındığında çocuğa hareket serbestliği tanınmalı, mümkün olduğunca fazla uyaranla karşılaşması sağlanmalı ve bunları keşfetmesine izin vermeli sürekli engellemeden ve aşırı koruyucu davranmaktan kaçınılmalıdır.

 

2-3 Yaş

Büyüyen, gelişen bedenleri ve artan güçleri onların daha yükseğe tırmanabilme, daha uzağa zıplayabilme daha yüksek sesle bağırma ve daha sıkı sarılma gibi davranışlara sahip olmalarını sağlar. Çocuklar için her gün “gerçekten” yeni bir gündür. Sorular sorarak kendi esprilerini üreterek sözcük dağarcıklarını genişletirler. Ayrıca bu dönemde kas ve sinir gelişimi, konuşma ve anal kontrol başlar —- yürüme, konuşma, tuvalet..

Psikolojik ve fizyolojik bağımsız hareket etme isteği

Her şeyi kendisi yapmak ister (ben, ben…)

Özerkleşme çabaları…. İnat, reddetme, öfke nöbetleri, hayır sendromu

Bu yaş döneminin en önemli özelliği bağımsızlık kazanma isteği ve bu doğrultuda ebeveyn otorite ve kontrolüne isyan etmedir.

Çocuklar bu dönemde kendilerini birey olarak görmek isterler.

Yapılması gereken çocuğun kendi başına yapabileceklerine izin verip, başarılarını pekiştirmek ve ona ihtiyacı olduğunda orada olduğunuzu hissettirmektir.

Kısaca iki yaş dönemi özelliklerinden ve uygun anne baba tutumundan bahsedelim:

1)Fiziksel hareketliliğin çok arttığı bir dönemdir. Çocuk bu yaşta yürüme koşma, zıplama gibi davranışları öğrenir ve bunları sıkça yapmak ister. Fiziksel aktivitenin engellenmesi çocuğun öğrenmeye ilgisinin engellenmesine ve daha sonraki eğitim yaşamında başarısının olumsuz etkilenmesine sebep olabilir.

2)Bu dönemin en kritik olaylarından biri konuşmanın başlamasıdır. Konuşmanın başlamasından sonraki bir yıl boyunca dil gelişimi son derece hızlıdır. Çocuğun yaşadığı önemli psikolojik etkenler, (sürekli münakaşaların yaşandığı bir ortamda olması, kaza, şok, kardeş doğumu, anne babanın aşırı düşkünlüğü ya da ilgisizliği) konuşmanın gecikmesine sebep olabilir.

3)Kendi kendine yapabileceği şeyleri keşfeder ve bunlara müdahale edilmesine yoğun tepki gösterir. Bu dönemde giyinmek yemek yemek gibi etkinlikler sırasındaki kendi başına yapmasına izin verilmeli ve desteklenmelidir. Çocuğun yapabildiği şeyleri, yapabildiği kadar ve istediği zamanda yapma isteğini anne baba bilir  ve uygun şekilde davranırlarsa çocuk öz kontrol geliştirir ve özerklik duygusu  gelişir.Kendine güvenir, yeterli hisseder.Kendi çevresini keşfetmesine, müdahale etmesine izin verilirse bağımsızlaşmış olur.

4)Ayrıca akranlarla oyunun başladığı bu dönemde henüz birlikte oynamak ve paylaşmak başlangıç aşamasındadır, çoğunlukla paralel oyun dediğimiz oyun aşaması görülmektedir. 3 yaşın sonuna doğru diğerleriyle oyun oynama başlar.

5)Özellikle üç yaşında sosyalleşme çok önem kazandığı ve sosyal kuralları öğrenmesi gerektiği ayrıca bilişsel gelişimi için çocuğun bu dönemi akranlarıyla birlikte uygun bir anaokulunda geçirmesi gerekmektedir. Bu yaşta artık anne çocuğa yetmez ve bilişsel olarak çok hızlı geliştiği dönemdir. Algı, dikkat, bellek, ilişki kurma, dil gelişimi gibi konularda sistematik olarak ve profesyonel kişilerce eğitilmesi çok önemlidir.

3-6 yaş

Bedensel büyüme bebeklik dönemine göre biraz yavaşlar.

Beden organlarının orantısı düzensizdir.

Kaba motor hareketler gelişir.

3 yaş civarındaki çocuklar artık kendi öz bakımlarını karşılayabilecek bir çok beceriye sahiptirler(yemek yemek, giyinmek soyunmak, temizlik gibi ).

Zihinsel gelişimi için çocukların sorularına uygun ve doğru yanıtlar bulunması, öğrenme isteklerinin kırılmaması açısından önem taşır.

Bu dönem çocuklar çok hareketlenirler.

Ayrıca 3 yaş anaokuluna başlamak için en uygun yaştır.

El becerileri oldukça gelişmiştir.

Kalem kullanmaya, çizgiler çizmeye başlarlar.

Dış dünyaya ve olgulara ilişkin sorular sorarlar, çok meraklıdırlar.

Sosyal anlamda çok gelişmiştirler.

Başka çocuklarla bir arada olmaktan keyif duyarlar.

Benmerkezcilik daha da azalmış olduğu için grup oyunlarında daha az sorun yaşarlar.

Anne babanın çocuğa kendi başına başlattığı etkinliklerde, yeterli özerklik vermesi çocuğun girişkenliğini pekiştirir.

Çocuğa sorumluluk verilmesi ve girişimlerinin onaylanması önemlidir. (çocuğun tamir yapan babasına yardım etmesi)

Bu dönemde çocuk ‘yaptıkları’yla ilgili onay bekler.

Anne baba tarafından çocuğa aktiviteleri kötü, soruları saçma hissi verilirse çocukta suçluluk duygusu gelişir.

Kendi başına bir şeyler yapmasına izin verilmeyen çocuklarda isteklerinin daima yanlış olduğu inancı gelişir.

6-12 yaş

Bu yaş dönemi hayallerle gerçeklerin iç içe olduğu ve sorumluğun daha çok ebeveynle paylaşıldığı bir

dönemdir.

6-12 yaş döneminin bu özelliği;

Somut düşünceden soyut düşünceye,

Çocukluk beden yapısından gençlik beden yapısına,

Çocuksu duygulardan yetişkin duygulara geçişi yansıtmaktadır.

6-12 yaş dönemindeki ağırlık artışı da boy uzaması gibi yavaştır. İlkokulun son yıllarına doğru kızların ağırlığı yaşıtları olan erkeklerin ağırlığından fazladır. Çünkü, kızlar erkek çocuklardan daha önce ergenlik dönemine girmektedirler. (Selçuk, 1994: 33).

İlkokulun ilk yıllarında çocukların büyümesinde gittikçe artan bir yavaşlama olmasına karşılık, on yaşlarına doğru vücut biyokimyasındaki farklılaşmalara bağlı olarak, özellikle kız çocuklarındaki ani bir boy artışı yanında, ikincil cinsiyet özelliklerinin de belirmeye başladığı görülür.

Erkek çocukları, kızlardan daha hareketlidirler ve bedensel güce dayanan etkinlikleri daha fazla tercih ederler

Motor yeteneklerde okul öncesi döneme oranla her iki cinste de gelişme gözlenir. İlkokul çocukları rahatlıkla koşar tırmanır. Paten kayma ve iki tekerlekli bisiklete binme gibi beceriler bu dönemde kolaylıkla kazanılır.

Çocuklar bu dönemde ayrıntılarla uğraşmayı gerektiren işlerden hoşlanmaya başlarlar; el sanatlarına, müzik aletleri çalmaya vb. ilgi artar (Erden ve Akman, 1995: 40-41).

6-12 yaş arası çocuklar bir şeyi yapıp bitirirken gösterdikleri sebat veya ısrarın sonucunda işi tam olarak yapmanın zevkine varırlar, sebatla bir işin sonucu arasındaki ilişkiyi görmeye başlarlar.

Oyun giderek eskisi gibi zevk vermez; zihnen ve bedenen bir şeyi yapmak, tam olarak yapmak daha çok zevk verir; devamlı bir gayret ve iş yapıcılık davranışları göstermek isterler.

Artık bir şeyler yaparak başkalarının takdirini kazanmayı ve kabul edilmeyi öğrenirler (Kazancı, 1989: 57).

Bu dönemin başlıca özelliği narsistik yönelim veya benmerkezci ilişkilerle belirlenir. Çocuklar bu dönemde dış dünya ile ilişki kurmakla beraber kendi iç dünyalarıyla da ilgilenirler. Orta çocukluk şeklinde de adlandırılan bu dönem erinliğe bir hazırlık dönemidir (Corey, 1991: 109).

Bu dönem çocuğu öğrenmeye hiç olmadığı kadar istekli ve hazırdır.

Oedipal enerjinin yönü öğrenme ve yapmaya yönelmiştir.

Dikkati yetişkinlerden akranlarına doğru yönelmiştir.

Akranları arasında en iyi olma çabasındadır.

Okul, arkadaş ortamındaki kabulü yeterlilik hissetmesini sağlar.

Başarma duygusu hakimdir.

Başladığı işi bitirme ve iyi yapma önem kazanır.

Bu dönem sağlıklı bir şekilde geçirilmezse, çocuk içsel dürtülerinin denetimini sağlayamamakta ve enerjisini yanlış yöne kanalize etmekte; ya da dürtülerini aşırı denetim altına alarak kişiliğin gelişimini engellemekte ve obsesif karakter yapısına sahip olabilmektedir (Geçtan, 1980: 36).

6-12 yaş dönemi çocuğunun psikososyal gelişim özelliği “çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu” karmaşası ile belirlenmektedir.

Çalışma, ilkokul öğrencisinin okulda öğrenmesi gereken becerileri kazanabilmesi gereken çabayı ifade eder;

Aşağılık duygusu çocuğun başarısız olduğu  zaman kendisini nasıl algılayacağını belirtir (Cüceloğlu, 1991: 358).

Geleneksel ahlak basamağının sosyal sistem ve vicdan evresindeki çocuk, toplum düzenini korumayı ve toplumun refahını düşünmeyi kendisine hedef edinir. Başkaları tarafında onay görme beklentisi yüksek olduğu için çok özel durumlar hariç kanunlara uyar.

 

 

12-18 yaş

Ergenlik çağı olarak adlandırılan bu dönem hem bedensel hem de psikolojik açıdan birçok temel değişikliklerin oluştuğu bir çağdır. Bu dönemde birey yetişkin dünyasıyla tam bir iletişim içerisine girmeye hazırdır.

Zaman zaman anne ve babaya karşı kaba bir dille tepki gösterirler. Anne ve babanın özgürlüklerine karışmalarından şikâyetçi olurlar. Ev içi kurallara tepki gösterebilirler.

Yaşıtları ile ilişkileri güçlenir.  Sık  değişen arkadaşlık ilişkileri ve arkadaş grupları vardır.

Arkadaşlarının seçtiği ilgi alanlarını ve giysileri taklit eder ve benimserler.

Karşı cinse hoş görünme arzusunda artış olur.

Duygu iniş çıkışları görülebilir, genelde karamsarlık hissederler.

Anne-babalarının mükemmel ve hatasız olmadıklarını fark ederler.

Kendine güven duyguları gelişir.

Bazen yetişkin gibi davranılmasını beklerler, bazen de çocuksu davranışlar sergileyebilirler.

Kendi kararlarını kendi verme isteği artar ve kendine ait değer yargıları oluşur.

Geleceğe yönelik planlar yaparlar ve bu planların bir an önce gerçekleşmesini isterler.

Sigara, alkol v.b gibi maddeleri merak ederler ve çoğunlukla denerler.

Dağınıklık, dikkatsizlik, sözünü tutmama görülür.

Tekrarlanan öfke patlamaları olabilir. .

Canları çabuk sıkılır,sabırsızdırlar.

Planlarının hemen ve şimdi olmamasından dolayı hayal kırıklığı ve öfke hissederler

Ergenlik evresi Erikson’da kimlik bunalımına karşılıktır. Erikson’a göre bu evre kimliğin ortaya çıkmasını sağlayacak bir araştırma, içebakış, ve keşfetme evresidir Başkalarına göre kendisi ile kendi gözünden kendisini karşılaştırır. Çocuk ergenlik döneminden kimliğini kazanmış olarak çıkar ya da hazır kimlik, olumsuz kimlik geliştirir. Kimliğini kazanmış olan ergen sağlıklı ve mutlu bir yetişkin olma yolunda ilerleyecektir.

 

 

2017-09-14T12:47:59+03:00